İşin gerçeği, kaosa sürükleniyoruz.
Medya korkuyu paylaştı. İnsanlar da panik haline girdi. Sizleri bilmiyorum da ben Mersin'de yaşayan birisi olarak diyebilirim ki kargaşaya hazırlıklı olmalıyız. Arabanın birkaç saniye geçmediği yol yok. Onu geçin trafikteki ışık 50 metreyi geçmezdi. Şimdi 150 - 200 metre. Yaşananlar vahameti büyük zararlara gebe.
Güzel yerinden de bakamıyorum. Bir güzellik göremiyorum. Şu an Mersin telaşın ve korkunun adresi.
İyimser olarak bakayım. Bu yoğunluğunu kaldırabildiğinde küçük İstanbul olacak. Ekonomik açıdan güçlenecek ve nüfusu yoğunlaşacak.
Sonra kendime, '' oğlum bunun olması en fazla 5 yıl alır '' diyorum.
Gelen bizim insanımız, baş tacı. Fakat güler yüzlerine korku hakim ve bunu görebiliyoruz.
Olaya bir de şöyle bakıyorum. Depremden yıkılan evlerin kum gibi dökülmesine karşılık bir reaksiyon verilemiyor. Yaşanan birçok şeyi sorguya çekmeden başka olayları duyuyor ve görüyoruz. Gündemi yakalayamıyoruz. Olaylara yaklaşamıyoruz. Devamlı aynı yüzler, devamlı yeni türeyen insanlar. İzlerken gördüğüm yüzler hayat boyu gördüğüm insanlardan çok.
2 haftada ülke yerinden oynadı. İnsanlar, yuvaları bozulan karıncalar gibi dağıldı.
Yaşananlar hepimize dokundu ancak işte insan burada derin nefes alamadı ve duygunun korku haline sarıldı.
Şu an paniğe ve korkuya kapılmış insanlarla karşı karşıyayız. Göğüslememiz gereken büyük bir sınavın içindeyiz diye düşünüyorum.
İpin ucunu kaçırdığımıza eminim. Küçük bir meselenin büyük yangınlara sebebiyet verebileceğini unutmamak gerekir.
2023 yılı çok çetin geçeceğe benziyor.
Hepimiz çok korktuk, çok üzüldük. Psikolojik olarak da kimse iyi değil, ben de devamlı ağlama hali içindeyim, dayanamıyorum görüntüleri görünce. Panik ve korku hali de uzun süre geçecek gibi değil. Tekrar yaşanmaması dileğiyle, hepimize geçmiş olsun diyorum...
YanıtlaSilMerhabalar.
YanıtlaSilKaosa sürüklendiğimizin ve 2023 yılının çok zor bir yıl olacağı konusundaki endilşelerinize katılıyorum. Bu kadar stresin arasında bir de seçim var. Eğer Mayıs ayının içinde yapılırsa şunun şurasında ne kaldı ki? Mart ve Nisan ayı da Ramazan orucu telaşıyla geçer. Gerçekten işimiz çok zor!
Selam ve saygılarımla.
Merhabalar.
YanıtlaSilÜlkemiz üzerine oynanan oyunların tehlikesini siz de sezdinizi mi bilmiyorum. Ancak, deprem öncesi bazı ülkler ülkemizdeki konsolosluklarını neden kapattılar? Amerikan savaş gemisi burnumuzun dibinde dolaşıp duruyor. İspanyollar bile yardım amacıyla ülkemize zırhlı araçlar sokmuşlar. Deprem bölgesinde boşalan yerlerdeki taşınmazların yabancılara satılmaması için uyarıyorlar.
Beklenen İstanbuıl depremi nedeniyle İstanbul'un bazı yerleri boşalıyor, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Hatay illerinde oluşan büyük depremin tetikletilerek oluşturulduğu söylencesi var. İstanbul'u da ele geçirmek için aynı şekilde bir İstanbul depremi de tetiklenebilir diyorlar. Emin olun neye inanacağımızı şaşırmış durumdayız. Tüm bunlara sebep olanlara, çanak tuıtanlara, zemin hazırlayanlara lanetler okuyorum. Hala Suriye'de de olan depremden zarar görmüş insanları Türkiye'ye sokmaya çalışıyorlar. Neden? Ülkemizin demografik yapısını bozacaklar, akabinde bir iç savaş ve göç furyasıyla ülkemizin varlığına bir son verecekler. Daha doğrusu Türk milletini elimize ayağımıza dolaşır diye tarih sahnesinden tümüyle silmeye ve yok etmeye çalışıyorlar. Bu Üçüncü Dünya Savaşı demektir. Ülkemiz üzerine oynanan oyuna göre 2030 yılının çok şeylere gebe olduğu söyleniyor. Ülkemiz üzerinde faaliyet gösteren tüm sosyal medya hesapları takip altında, ülkenin nabzını tutuyorlar.
Selam ve saygılarımla.
Recep Hocam söylediklerinize katılmakla birlikte şunu da belirtmek isterim ki bunların olmasına bizler sebebiyet verdik. Sonuç itibariyle ideolojiyi hayatlarının merkezinde bulunduranlar yaşamlarını ona göre şekillendirdi. Kendilerinden sonra gelenleri veya kendilerinden önde gidenleri gittikleri yola yönlendirerek, toplum anlayışız ve olaylara yaklaşım tarzı değiştirildi.
SilSözünü ettiğiniz olaylar 39'dan bu yana devam ediyor. Haliyle kuşak adı altında nesilleri bir imajla tanıtan batı dili, bunun sona yaklaşıldığından da söz ediyorlar. Şöyle bakınca da hak vermemek elde değil. Çocuklar çocuk değil, gençler genç değil. Daha acısı insanlar insan değil. Herkes bir çıkar peşinde; çıkarsız yapılan tüm eylemler '' aptallık '' olarak yorumlanır. İyilikler değersiz, kötülükler değerli görünmeye başladı. Dünyanın işleyen yapısını değiştirdiler. İnanılmaz şekilde artan nüfusu bir şekilde azaltma girişiminde bulunmak için kolları sıvıyorlar. 2030 yılına kadar inanılmaz göçler meydana gelecektir. Bunu birilerinden duymamıza gerek olmadığını bilirsiniz; ev kiralarının, gıdaların fiyatları insanları daha ucuz yerlere gitmelerine neden olacaktır ve bu da kaosa neden olacaktır. TÜRK'LÜK anlayışına darbe vurmayı yüzyıllardır bekleyen batı bunun fırsatıyla yanıp tutuşuyor ki bu da gerçekleşti diyebiliriz.
Afetin meydana getirdiği yıkımlardan fırsat devşiren batı neredeyse tüm ülkenin ekiplerini Türkiye'ye davet ettiler. Peki şöyle bir soru ortaya çıkıyor, ülkemize gelen ekiplerin arasında ajanlar yok muydu? İç kargaşaya gebe bir toplum olduğumuz gerçeğini göz önüne getirdiğimizde, batının bu olaydan büyük rant sağlayacağını düşününce ajanların aramızda olduğuna kanat getirmiş olmaz mıyız?
Aşılması zor engellerle karşılaşacağız hocam. Birbirimize destek çıkarak ya bu yolları aşacağız ya da birbirimizin kuyusunu kazacağız.
Batı Orta Doğu'da kargaşalar çıkartarak olayı ellerine aldılar. Şimdi Türkiye ve İran'da. Türkiye'nin izleyeceği politik çizgi çok önemli. Bir de seçim yaklaşıyor...
Aslında hocam 11 ilim etkileyen deprem 80 şehirde hissedildi; etkisi devam ediyor...
Saygılarımla..