Bağırıp, haykırmak istiyorum!

2





Kendime hakim olamıyorum. Tüm siyasetçileri afili küfürler içinde bırakıyor sonra geri siliyorum. Korktuğumdan değil, anlamsız gördüğümden. Çünkü tüm siyasi figürler, bizlerin yaklaşımıyla kıymetlidirler. Şöyle bakınca siyasi figürlerin kıymetli görünmeleri artık zor. Yıkılan binaların altında kaldılar. Enkaza dönmüş şehirlerin sokaklarında '' gelecek '' adına söylenecek hiçbir vaat gerçekliğe ulaşmayacaktır. Hepimiz biliyoruz.

Müthiş bir kenetlenme halindeyiz. Deprem, yangın ve sel felaketlerinde inanılmaz güçlü ve sağlam duruyor sonra ne oluyorsa bir siyasi söylemin ardından ayrışıyor ve eski halimize geri dönerek birbirimize kin ve nefret beslemeye kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Uzun bir süre kenetlenmemizi istemiyorlar. Ayrıştırmak için değerli anlayışlarımıza dokunmalarına sessiz kalıyoruz. Haliyle insanları bir korku çemberinde tutarak dayanışmalarını uzun vadeli olmasını engelliyorlar. İnsanlar birbirlerine değil devlete sığınsın fikrini dayatıyorlar. Haliyle bütünlük hissiyatı zedeleniyor. Yine ikiye ayrılacağız. Acı bizi kenetlerken, ideolojiler bizleri bölüyor.

Hayatımızı ideolojilerle sürdürmekten vazgeçtiğimizde düzlüğe çıkacağız. Ne zaman ideolojileri politikacıların '' söylemleri '' olarak algılarsak işte o zaman ayrılmaz bütünlüğe sahip olmaya başlarız. Devlet mekanizmasından yükselen sesleri hayatımıza enjekte edip düşüncelerimizi istila etmesine izin vermediğim gün, aydınlıklara ulaşmamız içten bile değildir. 

Maalesef buna uzun süre ulaşamayacağımızı biliyorum. Ulaşmayacağımızı şu örnekle yazmak istiyorum.

'' Toplum olarak hangi konuda hem fikiriz? '' 

Deprem, yok!
Sel, yol!
Mülteci, yok!
Yangın, yok!

Mülteci konusunda hepimiz hem fikir gibi görünse de bu işten kazanılan paralarla zengin olan binlerce insan var. Bu kişiler toplum içinde '' mültecileri istiyorum '' diyemeyeceği için ya sessiz kalır ya da karşı çıkmış gibi yapar. Neticede onlarsız yol alamazlar. Orada da hem fikir değiliz.

Deprem, sel ve yangın felaketlerinde kalıcı bir fikri sürdüremiyoruz. Ayrışmak için gün sayıyoruz. Birlikteliğin doğurduğu kudretin kıymetine ve ulviyetine alışkın olmadığımızdan ötürü dışardan uzatılacak bir dal arıyoruz. Kendimize iyi gelecek tüm eylemleri evirip çevirip hayatımıza monte etmemiz gerekirken, kaçıyoruz!

Velhasıl;

Afet bölgesini türlü siyasetçilerin pastadan pay kapmanın kavgasına tutuştukları yer olduğunu görmüş bulunuyoruz. Sağduyulu ve birlikte hareket etmemizi söyleyen bir siyasetçi var mı? Hayır! Herkes hırslı... 

Bir günah keçisi aranıyor. 
Kimse dönüp de bizler suçluyuz demiyor. Hangi siyasi figür(ler) suçunu, hatasını, yanlışını kabul ediyor?

O yüzden suçlu ve hatalı, biziz.

Depremzede göçük altında kalan yakınına ulaşmak için yardım beklerken kameralı ve elinde mikrofonla konuşan birini gördüğünde yanına giderek derdini anlatmak için söz isterken ya itekleniyor ya da sesi kesiliyor.

İnanın bana hiçbir haber kanalı yaşananlara içten yaklaşmıyor. Haber kanalları da pastadan pay almanın derdinde. 

Düşünsenize 13 milyonun etkilendiği yerdeki olayı en az 40 50 milyon insan televizyondan izliyor. Dönen paraları düşünebiliyor musunuz? 

Duygusal ve içli olan insanlarımız yaşananların acıklı ve yürek acıtan şeyler olmasına karşılık izlemeyi bir an olsun bırakmaz. Ve kanallar insanlarımızın duygularından nemalanma adına yayın akışını durdurmazlar.

Hangi kanal yöneticisi çıkıp bizlerde '' kazançlarımızın şu kadar miktarını afet bölgelerine gönderiyoruz? '' diyor?

İyi şeyler olmuyor mu, elbette oluyor. Fakat iyiliği gölgelemek kolaydır.


Bakın bizler iradesi güçlü, anlayışı geniş, duruşu sağlam, temeli sarsılmaz insanlarız. Bizler, '' iyiliğe vücut olmaya çalışanlarız. '' Dışarıda kalanlar da gölgemizde bizleri sömürüyor ve zehirliyorlar...

Başımız sağ olsun ama geçmiş olmasın!
Hep kalsın.


Etiketler

Yorum Gönder

2Yorumlar
  1. Merhabalar Murat Bey.
    Yazınızı okudum. Etkilenmemek elde değil. Doğruları kaleme almışsınız. Tüm kalbimle sizi destekliyorum. Hatta yazınızdan bir parağrafı alarak aşağıda tekrarlamak istedim:

    "Müthiş bir kenetlenme halindeyiz. Deprem, yangın ve sel felaketlerinde inanılmaz güçlü ve sağlam duruyor sonra ne oluyorsa, bir siyasi söylemin ardından ayrışıyor ve eski halimize geri dönerek birbirimize kin ve nefret beslemeye kaldığımız yerden devam ediyoruz."

    Bizi böyle ayrıştıranlar utansın. Şu anda birlikte hareket etmek zorundayız, bu sayede hep beraber iyileşeceğiz.
    Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil
  2. insana şova paraya tapanlar yok olmadıkça bu derece büyük bir felaket bile aklı başa getiremez...

    YanıtlaSil
Yorum Gönder